Korku-gerilim-polisiye
türü kitapları okumayı seven arkadaşlarım iyi bilirler; bizler sonuna kadar
heyecanımızı hiç kaybetmeden okuduğumuz, biri gerim gerim geren , bir sonraki
sayfayı bir an önce çevirmek istediğimiz kitapları daha bir çok sever ve beğeniriz.
Hele birde daha önce hakkında ucundan kıyısından bir şeyler bildiğimiz bir
konunun detayı da varsa ve sizi biraz daha araştırmaya yönlendiriyorsa bu bir
artı puan daha demektir.
İşte 4.MAYMUN tam
da böyle bir kitap. Dolayısı ile okuyanlar tarafından yapılan tüm övgüleri
fazlası ile hak ediyor.
Mesela, üç maymun
hikayesini hepimiz az çok biliriz.. Ama detaylı olarak ben bilmiyordum
açıkçası. İsimlerinin Mizaru, Kikazaru ve Iwazaru
olduğunu ,17. Yüzyılda Hidari Jingora tarafından Japonya’da ülkedeki iç savaşı
bitiren komutan Tokugawa’nın anısına yapılmış olan tapınağın kapısının üstünde figürlerinin bulunduğunu da bilmiyordum.
Bizler
genellikle üç maymunu oynamak deyimini “aman
bana bir şey olmasın “ mantığı ile hareket edip suya sabuna dokunmadan yaşayan
, sorumluluktan kaçan , kayıtsız , boş vermiş insanlar için kullanırız. Ancak işin gerçeğinin ; kötüye bakmamak, kötüye kulak vermemek ve kötü
söz söylememek olduğunu bir çoğumuz bilmeyiz.
Kitap şöyle bir cümle
ile başlıyor..
“ Okumaya devam et
mutlaka. Çünkü ne yaptığımı anlamana ihtiyacım var”
Günlük
Hikaye bir
otobüsün önüne atlayan adamın ölmesi ile başlıyor.. Bu adamın cebinden siyah-beyaz
kapaklı , çizgili bir not defteri çıkıyor.. Bir günlük, ve siz yaşları sadece
17 ve 26 aralığında olan yedi kızın katilinin günlüğünü okumaya başlıyorsunuz..
Çocukluğuna kadar giderek yapıyorsunuz bunu.
Yaklaşık beş
yıldır bu katilin peşinde olan dedektif Sam Porter ve onun yardımcıları Nash ve
Clair ile tanışıyor ve onların gerilim ,
aksiyon dolu takiplerine dahil oluyorsunuz. Beyaz kağıtlara sarılıp siyah iplik
ile bağlanmış kutular açılırken nefesinizi tutuyor, yumruklarınızı sıkıyor, gözlerinizi kısıyorsunuz. Bu
arada Porter’ın iç dünyasına da giriyorsunuz tabi.
Bu arada şunu da
ilave etmeliyim, yazarın olayları anlatışı, betimlemesi o kadar iyi ki.. Özellikle
fare ile ilgili K O R K U N Ç bir sahne var. Sahne diyorum çünkü yazar öyle
bir anlatmış ki her anını kesinlikle seyrettim diyebilirim.
Farelerden deli gibi korkan ben o anlarda resmen
başımın döndüğünü ve gerginlikten ellerimin
titrediğini hissettim ve artık farelerden daha da çok korkuyorum !!!! Iyyyy !!!😨
Şimdi mi ?? şimdi dört
gözle yazarın diğer kitabının çıkmasını bekliyorum..