Selam..
Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi 08-15 Şubat tarihleri
arasında yıllık izinde olduğum için birkaç kitap okuma fırsatı buldum. Bunlardan biri Kurtlara Söyle Eve Döndüm ..
Bu kitabı bir çok blogger arkadaşın tavsiyeleri üzerine almıştım iyi ki de almışım
ve okumuşum. Son sayfalarında gözlerimin dolduğunu da belirtmeliyim.
Hikayeyi bize June anlatıyor. June ortaçağ hayranı
14 yaşında bir genç kız. Greta ve June iki kız kardeş, daha önceleri çok
iyi anlaşırlarken sonrasında araları bozulmuş. Sonra Finn var, Finn bu iki kız kardeşin dayıları. Çok başarılı
bir ressam, gay ve ölümcül bir hastalığı var AIDS. Ve Finn’in aşkı Toby..
June dayısına hayran bir karakter, bunun aşk
olduğunu söyleyenlerde oldu. Ama ne biliyim ben bunu aşk olarak nitelendiremedim.
Bu hayranlık boyutu çok çok yüksek olan uçsuz bucaksız bir sevgi.. Çok masum
çok içten…
Ancak asıl hikaye Finn’in ölümünden sonra başlıyor.
Bundan sonrası o kadar akıcı ki, kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. Ben Toby’e
hayran kaldım. Toby’de AIDS ve June’ın annesi tarafından Finn’in katili olarak
suçlanıyor. Ama onun yüreği o kadar
kocaman ki , onu okurken artık böyle insanlar hala var mı acaba diye düşündüm..
Finn’de çok sevmiştim ama Toby başka…
Sonra Greta var, başlarda beni çok
sinirlendirmesine rağmen yine de ona bir türü gıcık olamadım sonrasında da
bunun nedeni ortaya çıktı zaten.
Ve bir tablo var… Finn tarafından yapılan June ve
Greta’nin portresi.. O tabloyu gözünüzde
canlandırıyor ve hayran kalıyorsunuz..
Kısaca ; ben kesinlikle okumalısınız diyorum.. Bu
arada Toby’nin bir sözünü aşağıda paylaştım. Çünkü Buna yürekten katılıyorum.
"Yalnızca
dünyanın en mutsuz insanları sonsuza dek yaşamayı ister, çünkü hayatları
boyunca istedikleri hiçbir şeyi yapamadıklarını düşünürler. Yeterince zamanları
olmadığını, hayattan paylarına düşeni alamadıklarını hissederler."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder