Bu kitap hakkında bir çok olumlu yorum okumuş , alıp
okumaya da öyle karar vermiştim. Hayal kırıklığı yaşadım mı ? Hayır. Yazar
gerçekten de yapılan tüm olumlu yorumları fazlasıyla hak etmiş bence.
Rachel eşinden boşanmış, (ancak bu durumu halen
atlatamamış) 8 yaşındaki oğlu Ben ile yaşayan
ve serbest çalışan bir fotoğrafçı. O hafta sonu da her zaman yaptıkları gibi ormana yürüyüşe
gidiyorlar ve o gün Ben ortadan kayboluyor. Ben’in küçük
köpeği Skittle ise topallayarak
çıkageliyor.
İşte her şey bundan sonra başlıyor. Hikayeyi Rachel ve Polis dedektifi Jim’den dinliyoruz.
Rachel , bir
yandan oğlunu bulma endişesi, diğer yandansa toplumun onu suçlu bulmasının baskısıyla
zor günler yaşamaya başlıyor. Öyle ki insanlar hiç tanımadıkları, hayatları
boyunca bir kez bile görmedikleri bir
insan, bir anne için olabilecek en kötü şeyleri
söylüyorlar, medya, basın deseniz ondan beter, bu konuda açılan acımasız
bloglar , saldırılar, v.s. ..
Bunlar maalesef günlük yaşantımızda da böyle. O kadar
acımasız, o kadar vicdansız bir hal aldı ki insanlık. Neyse bu da başka bir
konu..
Bu arada polis dedektifi Jim’in de bu soruşturma sırasında yaşamış
olduğu çok ciddi bir hayal kırıklığı var. Bu sebeple işinde ve özel hayatında
problemler yaşıyor, uykusuzluk sorunu
var ve bu nedenlerle bir psikiyatra yönlendirilmiş. Bunları da okuyor, terapist ile aralarında
geçen konuşmalara şahit oluyoruz.
Soruşturmanın devam ettiği süreçte bir çok olay ile
birlikte bir çok kişi de devreye giriyor tabii. Rachel’ın ablası Nicky, eski eşi John, John’un yeni eşi Katrina, Ben’in öğretmeni bayan May, Onun asistanı , okul müdürü . Kısacası
Rachel’in John’un ve Ben’in çevrelerinde olan ve bir şekilde iletişimde
bulunmuş olabilecekleri herkes.
İşte bu nedenle herkesten şüpheleniyorsunuz.. O mu ? Bu mu ?? Yok yok kesin bu !! Hımm buda olabilir ??
diyerek kitabın sonuna kadar heyecanla
geldim, ancak sonlarına doğru kim olduğunu anlayabildim :)
İşte böyle..
Kısacası, bu tür kitapları
seviyorsanız okumalısınız..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder