28 Temmuz 2022 Perşembe

ÖZLEM

 



Bugün ayın yirmi biri . Yine o yıl olduğu gibi günlerden cuma.  Yine çok sıcak, yine çok basık bir hava. Bakınca güneşli , aydınlık, keyifli bir gün gelebilir insanlara ama hayır öyle değil. Senden sonra hiç bir yirmi  bir temmuz güzel olmadı. Oysa, yaş günüm de bu ay da olduğu için sen gidene kadar severdim, ama şimdi bir an önce bitsin gitsin istiyorum.

Her yıl olduğu gibi, neden bu kadar erken gittin?  beni tek başıma bıraktın, güçsüz, güvencesiz, yapayalnız  diye hesap sormaya gelmedim bu sefer. Şimdi seni ne kadar çok özlediğimi anlatmaya geldim.

Kuşlar yine pisletmiş bembeyaz taşını, onlara kızdım, kovaladım hepsini, şimdi sen burada olsaydın ne istiyorsun hayvanlardan? diye bana kızardın. Kovalayacağım işte. Gitmeseydin o zaman.

Baksana burada ne kadar çok çiçek açmış, bunların bir kısmını ben ektim evet ama diğerlerinden emin olamıyorum. Acaba senin çiçekleri ne kadar çok  sevdiğini bilen bir arkadaşın mı gelip ekti?

Küçüklüğümde seninle ilgili anılarımdan en belirgin olanları çiçeklerle ilgili olanlar. Ama şu anda evimde hiç çiçek yok. Herhangi birine bir şey olduğunda sanki seni çok üzecekmişim gibi geliyor. O yüzden vazgeçtim. Ama tüm menekşeleri tanıyorum, arkadaş ortamlarında bu konuda bilgiçlik bile taslıyorum. Evimde bir tane bile çiçek olmadığı halde bu kadar çok şeyi nereden bildiğim konusunda insanları şaşkına çeviyorum. Bilseler kimin kızı olduğumu.

Tamam seni ne kadar özlediğimi tekrar anlatmaya geldim bugün buraya ama neden bu kadar erken gittin? Neden kendine iyi bakmadın? Neden o lanet sigaradan hiç vaçgeçmedin? Neden kendini bu kadar yıprattın? Sen bilmiyor muydun anne olduğun kadar baba olmak zorunda da olduğunu? Sen demez miydin bir çocuk anne gözünde hiç büyümez, işte ben hiç büyümemiştim ki, neden gittin neden?

Bugün yalnız gelmedim, torunun yanımda. Bir gün bana dedi ki “senin annen nerede?” O kadar gücüme gitti ki, ne diyeceğimi bilemedim. Bu soruyu sorduğunda ölümü  anlayacak yaşta da değildi? İşte bak, beni ne kadar zor durumda bıraktığını görüyor musun?  

Sitem ediyorum sana evet, hazmedemiyorum gidişini, çok kıskanıyorum annesi yanında olanları, çok kıskanıyorum annesi ile birlikte parkta, bahçede birlikte çay içenleri, çok kıskanıyorum yolda torunu ile gezen anneanneleri, çok kıskanıyorum evindeki tarhanaları, turşuları, salçaları, reçelleri gösterip bunları da annem gönderdi diyenleri.

Hiçbir zaman bencil bir kadın olmadın aslında, aksine hep verendin, hep başkaları içi didinen, onlar için çırpınandın. Ama şimdi beni hiç düşünmeden gittiğin için, içimden sana bencilsin işte diye haykırmak geliyor. Öyle olmadığını bile bile, sonra kendimi suçlu hissediyorum. Hep senin yüzünden.

Geçen hafta manav Sait Amca ile karşılaştık, semizotu gelmiş, tazeymiş, versin miymiş bir iki demet.  Sen salatasını çok severdin. “İstemiyorum” dedim, şaşırdı sanki.  Sen gibi bende sevmek zorunda mıyım? Sevmiyorum semizotunu artık. Tamam bu yalan seviyorum ama canım sensiz yemek istemiyor.

Kayısı reçelide yemiyorum artık. Çünkü sen yoksun, senden daha güzelini yapan yok. Hep gittiğin için oluyor bunlar, hep senin yüzünden.

Torununun sınıfında bir kız var , anneannesi ona bir elbise dikmiş, bir alım çalım yapıyor ki gösterirken. Öylece bakakaldık kızımla, boğazım düğümlendi. Kızımında gözleri nemlendi. Sen gittiğin için bunlar oluyor hep. Yoksa ben bilmiyor muyum eğer bizimle olsaydın neler diker, neler örerdin.

Bugün doktor randevum var, psikolog bir hanım. Onunla sohbet etmek iyi geliyor. Seni anlatıyorum ona. Bence artık seni tanımış kadar olmuştur.

Ama yalnızlığımı anlamış mıdır? Bilmiyorum.

 

Yıldız Açıl

20.06.2022

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder