Bu kitap ;
okumak konusunda bu kadar geç kaldığım için kendime kızdığım kitaplardan oldu
ve favorilerim arasına girdi diyebilirim. Kitabı gerçekten elimden bırakamadım.
Kesinlikle tavsiye ederim. Eğer aranızda hala benim gibi okumamış olanlar var
ise bir an önce listenize dahil edin derim.
Jennifer
McMahon'ın bu benim okuduğum ilk kitabı. Bundan önce birde Türkçe'ye çevrilen
Kayıp Kızlar Adası isimli bir kitabı olduğunu öğrendim. Onu da en kısa zamanda
alıp okuyacağım. Ve bundan sonra çıkacak olan diğer kitaplarını da sanırım
gözüm kapalı alırım. Gelelim kitabımıza ; Aslında bu roman Çöl Gülü ile Patates
Kız'ın dostluğunun hikayesi. Ben okurken
hem hüzünlendim , hem kızdım hem de ara ara gerildim. Yazar sizi ayrıntılarla
olayların içine sokmayı başarırken bunların nasıl gelişeceği konusunda da merak
içinde kıvrandırıyor. Kate 10 yaşındayken yakın arkadaşı Del öldürülüyor. Del
kasabadaki çocuklar tarafından Patates Kız" denilerek alay edilip dışlanan
yoksul bir kız. Del'i kimin öldürdüğünün bulunamamasının yanı sıra arkasında da
bir çok sır bırakıyor.Bu yeni cinayet Kate'i karşı konulamaz bir şekilde
olayların içine çekiyor, geçmiş ve gelecek korkunç hatta beklenmedik bir
şekilde bir araya geliyor. Kate bu olaydan bir süre sonra yaşamış olduğu
kasabayı terk ediyor ve geri dönmüyor. Taa ki 2002 yılında alzhemier olan annesini bakım evine yollamak
için dönene dek. Döndüğü gece 30 yıl önce işlenen cinayetin aynısı yaşanıyor.
Ölen kızda Del'in öldüğü yaşlarda ve yıllar önce Del'e eziyet eden Ellie'nin
kızı. Ve Kate bu cinayet sonrasında hem
bir çok sırrı ortaya çıkarıyor hem de katili bulma arayışına giriyor. Ve ona bu
konu da yardım edense: Patates Kız !!!
Yani Patates kızın hayaleti !!! Dediğim gibi kitabı kesinlikle tavsiye
ediyorum, ama gerilim ya da hayalet romanı olarak değil , bir aile dramı olarak. Çünkü bu hikayede çocuk
istismarı, ensest ilişki, alzheimer hastalığının korkunç yüzü... Hepsi var . Kitabın orjinal kapak yüzü de bu..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder