Bu çocukların dişleri ne olacak böyle ? Geçen hafta Mikail’den onları doktora götürmek için para istedim. Öyle azarladı ki beni. Yok işte para, canımı mı alacaksın ? diye bağırdı. Oysa canı gibi sever çocuklarını.
Tamam çok paramız olmadı
hiç bir zaman ama olan paramızın da ben nereye gittiğini biliyorum . Koskaca züccaciye
dükkanı gitti, tencere, tava, tabak, çanak, çaydanlık hepsi gitti. Üç beş mutfak
eşyası kaldı. Şimdi eski Anadol arabası ile sokak sokak onları satmaya
çalışıyor.
Son zamanlarda o kadar
kötü görünüyor ki, çok zayıfladı, çok sinirli, eve her geldiğinde ki bu çok sık
olmuyor, hem çocukları hem beni olmadık şeyler için azarlıyor. Sağlığı da her
geçen gün kötüye gidiyor, zor nefes alıyor, elleri titriyor, gözlerinin içi
bulanık. Her baktığımda içim yanıyor. O
kadın hem onun hem bizim hayatımızı mahvetti.
Mahallemize geldi geleli
ne benim evimin ne de mahallenin huzuru kaldı. Pencerede tüneyip çekirdek
çitleyen onun bunun arkasından doğru yanlış konuşan başta Aliye Abla olmak
üzere tüm mahalle kadınları aynı benim Mikal’im gibi kendi kocalarını da o
kadına kaptırırız korkusunu yaşıyorlar ama tabii bunu asla dillendirmiyor
sadece bizim dedikodumuzu yapıyorlar. Sokağa çıktığım zaman yüzüme bir
bakışları var ki yer yarılsa yerin dibine girsem diyorum. Sanki ben suçluymuşum
gibi. Belki de ne kadar acınası olduğumu düşünüyorlar. O bakış bu demektir. Kadınlığıma
dair tutunacak bir dal bulmaya çalışırken bile içten içe kendini suçluyorum,
özgüvenim hiç yok, eksik hissediyorum ve günden güne eksiliyorum. İşte böyle anlarda
kocamdan nefret ediyorum. Ama yine de o olmasa ne yaparız düşüncesi beni ele
geçiriyor ve dizlerimin bağı çözülüyor.
Geceleri hiç
uyuyamıyorum, evet açım ama sebep bu değil. Gerçek sebep adı batasıca o kadın,
zaten gerçek adı da değilmiş. Her şeyi sahte, yalancı kadın. Süslenip püslenip
o çirkin yüzünü ve ruhunu saklamaya çalışan kötü kadın.
Geçen gece Mikail eve
geldi, hırsla arabanın anahtarlarını yere fırlatıp diğer odaya girdi. Yanına
gitme cesaretim yok elbette. Zaten varlığımı çoktan unuttu. Kapının dışından
sessizce dinledim, hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve seni öldüreceğim diye
bağırıyordu. Komşu kadınlardan o kadının artık başka bir çocukla birlikte
olduğunu duydum. Çocuk dediler evet, çok genç olsa gerek. Öldürecem dediği o
çocuk mu acaba ?
Ertesi gün arabayı kapı
önünde çalıştırmaya uğraşırken ondan hiç duymadığım küfürleri duydum. Sanki
eski Anadol ona hayatının en büyük ihanetini yapmış gibi. Önceden aynı beni
sevdiği gibi arabasını da severdi. Acaba arabasına küfretmesinin sebebi de o
kadın mı ? Eğer öyle ise hiç şaşırmam.
Arabasını tamir ettirdi
sanırım, şimdi kontağı çevirince çalışıyor. Garip sesler çıkarıyor ama
çalışıyor. Ama asıl garip olan Mikail’in saçını boyaması. Bunca yıldır onun hiç
böyle şeyler yaptığını görmedim. Yapmayı bırakın lafını geçirdiğini bile duymadım.
Hep o kötü kadının yüzünden. Kendini ona mı beğendirmeye çalışıyor yoksa başka bir
planı var ve bu o planın parçası mı ?
Geçen akşam yan komşunun
verdiği ve Mikail’e biraz kısa gelen
pantoloununu yıkamak için almıştım
cebinden bir bıçak düştü, bir sustalı. Biliyorum çünkü rahmetli babamın
da vardı ve onun hapislerde çürümesine neden oldu. Kanım çekildi sanki, neden
almış bunu ? Hep o kötü kadının yüzünden.
Bu gürültü ne böyle ? çöp
kovasına biri çarptı herhalde, nasıl da gürültü çıkarıyor yuvarlanırken.
Çocuklar deli gibi kaçışıyor, çok korktular yazık. Kadınlar da orada toplanmış
ama sanki birine bağırıp çağırıp küfrediyorlar. Ne tuhaf insanlar var,
dikkatsiz, umursamaz, akılları kim bilir nerede ? Belki de o kötü kadın yüzünden bir kaza oldu.
Mikail artık her gece
içiyor, bazen birileri onu süklüm püklüm sokaklardan toplamış halde eve
getiriyorlar. Her gece müzikhol müdür nedir oraya gidiyormuş. Neyin peşinde
bilmiyorum, o kötü kadın onu istemiyor ki artık.
Eski Anadol da yok
ortalıkta, sordum ona nerede olduğunu , sattım dedi sadece. Parasını ne
yaptığını sorsam mı ? Cevap
alamayacağımı biliyorum o yüzden sustum.
Yaz bitiyor artık,
havalar iyice serinledi, bu kış nasıl geçecek bilmiyorum, ev zaten rutubet ve
küf içinde. Isınması çok zor, çocuklar
perişan olacak. Allah beterinden saklasın diyorum ama daha beteri var mı ki ?
Güzel bir gelişme oldu,
Mikail birkaç bardak almış, pazarda onları satmaya başladı, belki artık
düzeliyordur diye umutlandım. Müzikhole gitmekten de vazgeçti sanırım.
Ben böyle umutlanırken
bir gece ağlamaktan yüzü gözü şişmiş halde eve geldi. Odamıza gitti ve yattı.
Ben de ilerleyen saatlerde onun yanına gidip uzandım. Her ne olursa olsun
yanında yatmaktan asla vazgeçmedim. Hıçkıra hıçkıra ağlayarak sızdı. İlerleyen
saatlerde hırıltılı sesler çıkarmaya
başladı, elini göğsüne götürdü bir şeyler mırıldandı anlayamadım. Ter içinde.
Nefes alamıyor sanki. Sırtı bana dönüktü çok uzun sürmedi kıvranması sonra
sessizce bıraktı kendini.
Mikail’in kalbi durdu.
Yıldız Açıl
06.06.2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder